10 Haziran 2008 Salı

İlk Maçların Ardından

Aylardır beklediğimiz Euro 2008 geldi, gruplarda ilk maçlar da sona erdi. Her akşam eve gelip arka arkaya 2 maç izlemek çok keyifli. Her sene olsa şu turnuva. Neyse, ilk maçlar sonunda takımlara bir göz atalım. A grubunda Türkiye, grubun ve turnuvanın en zayıf takımı olarak görünüyor ne yazık ki. Maçlar başlamadan önce de belliydi böyle olacağı ama yine de bir umudumuz vardı. Portekiz maçında gördük kü, bizim ne bir taktiğimiz, ne bir sistemimiz, ne de ideal bir onbirimiz var. Fatih Terim de artık fantezi peşinde. Ne yaptığını kendi de bilmiyor eminim ki. Kalan iki maçtan da puan çıkaracağımızı sanmıyorum. İsviçre hala bildiğimiz gibi. Kendilerine göre bir oyun stilleri var. Çok beklentileri olduğunu sanmıyorum. Ev sahibi olmaları hasebiyle, hakemlerin de iteklemesi sonucu gruptan ikinci olarak çıkarlar, çeyrek finalde de Almanya'ya kaybederler. Portekiz, şampiyonluğun en büyük adaylarından. Önemli yıldızları var ve çok güzel futbol oynuyorlar. Grup lideri olarak çıkarlar ve en az yarı finale kadar giderler. Çek Cumhuriyeti, ikincilik için İsviçre'yle çekişiyor. Türkiye'yi yenerlerse ikinci olarak çıkabilirler. Bence takımın en iyisi, kaleci Cech.

B grubunda Almanya, kupanın diğer bir favorisi. Ballack, Klose ve Podolski üçlüsü daha çok canlar yakar. Almanya'nın final oynayacağını düşünüyorum. Polonya'nın birşeyler yapacağını zannetmiyorum. Ancak Hırvatistan-Polonya maçı, grup ikincisini belirleyecek gibi görünüyor. Hırvatistan, sevdiğim takımlardan biri. İyi futbolcuları var ve bence gruptan çıkarlar. Avusturya herkes gibi, beni de çok şaşırttı. Ev sahibi kontenjanından kupada yer aldı ama ilk maçta oynadığı futbolla, herkesi kendine hayran bıraktı. Hırvatistan maçında en az beraberliği haketmişlerdi ama yine tecrübe kazandı. Martin Harnik ve Ümit Korkmaz, şampiyonanın yıldız adaylarından. Ancak Avusturya'nın daha fazla sürpriz yapacağını sanmıyorum.

C grubu tam bir ölüm grubu. İlk maçlar sonucu Hollanda, grup liderliğini kaptırmaz gibi görünüyor. Euro '96'dan beri takip ettiğim ve sempati beslediğim bir takım Hollanda. Portakal rengi formaları, coşkulu taraftarları, güzel futbollarıyla katıldıkları her turnuvada şampiyon olmalarını istemişimdir. Ama nedense bir Almanya, İtalya, İspanya ya da İngiltere gibi 'Avrupa devi' ünvanını kazanamamıştır hala. Bu kez finale çıkıp, kupayı almalarını istiyorum ama içimden bir ses 'Yine olmayacak' diyor. Umarım içimdeki o ses yanılır da Hollanda kupayı alır. İtalya ilk maçta sert bir tokat yedi. 3 farklı yenilgiyi hiç beklemiyorlardı eminim. Artık Fransa'yı mutlaka yenmek zorundalar ama Fransa da ilk maçta puan kaybettiği için, bu pek de kolay olmayacağa benziyor. Fransa'nın Romanya karşısındaki tutuk futboluna çok şaşırdım. Turnuvada izlemekten en çok hoşlanığım futbolcu olan Ribery bile kendini gösteremedi bu maçta. Bu şartlarda İtalya-Fransa maçı, kıran kırana geçeceğe benziyor. Bu grupta Romanya'yı da yabana atmamak lazım. Belki yıldız oyuncuları yok ama oturmuş bir sistemleri var ve bu da futbolda başarı için gerekli olan en büyük etkenlerden biri. Özetle C grubunda nasıl bir tablo oluşacağı, son maçlar oynanana kadar belli olmayacak.

D grubunda İspanya tartışmasız favori. Rusya'yı ezdi geçti ve o da kupanın başka bir favorisi. Villa da attığı üç golle, gol krallığının en büyük adayı haline geldi. Rusya'nın bu grupta bir varlık göstereceğini düşünmüyorum. Grup sonuncusu olarak tamamlarlar turnuvayı. Ben yazıyı yazdığım sırada İsveç-Yunanistan maçının ikinci yarısı golsüz beraberlikle devam ediyordu. İki takım da kontrataktan gol atabilir ama umarım golü atan taraf İsveç olur. Zira Yunanistan'a geçen Avrupa şampiyonluklarından beri bir antipatim var. O iğrenç futbolları bu maçta da devam ediyor. Defansa koy 4 tane uzun boylu adamı, dakikalarca topu kendi yarı sahanda çevir ve rakip takımı üstüne çekmeye çalış, katı bir defans yapıp seyir zevkini katlet, kontrataktan ya da serbest vuruştan bir gol bulursan da iyi olur işte. Bunların oynadığı futbol 20 yıl öncesinde kaldı. Bu oyun sonrası kazanılan bir şampiyonluğun, benim gözümde hiçbir değeri yoktur. O kadar yürekten istemişim ki, İbrahimoviç müthiş bir vuruşla İsveç'i öne geçirdi. Umarım kalan iki maçta da yenilirler ve ağızlarının payını alıp dönerler evlerine.

Sonuç olarak, kupanın en büyük favorileri Portekiz, Almanya, Hollanda ve İspanya. Bunların haricinde bir takım finale çıkarsa açıkçası sürpriz olur. Türkiye maçlarını da zevkle izlemek isterdim ama ne yazık ki sinirlenmekten başka birşey hissedemiyorum. Bir an önce toparlanıp kendi sistemimizi oturtmamız lazım. Bu iş de 2-3 günde yapılacak şey olmadığı için, en erken başarının bir dahaki Avrupa şampiyonasında gelebileceğini düşünüyorum. Çok ilginç bir şekilde Türk Milli Takımı'na karşı acayip bir antipati oluştu bende. Peşpeşe alınan başarısız sonuçlar, Fatih Terim'in ve futbolcuların aşırı milliyetçi tavırları, bu antipatinin arkasındaki en büyük sebepler. Umarım bir an önce zevk veren bir futbol oynamaya başlar ve futbolun bir memleket meselesi değil, yalnızca bir eğlence olduğunun farkına varırız.

Hiç yorum yok: